Küllük Paradoksu – Kısa Bilim Kurgu Hikayesi

Bir mart ayı salonun duvarlarını izliyorum. İçten gelen bir acı ruhumu dürtüyor sanki ama normal bu aylarda. Dışarısı yağmurlu ve sanki hapsedici bir soğukluk gibi. Beni bu eve ve salona hapseden soğukluk. Sanki delirmeme veya cinnet geçirmeme 1 dakika kalmış.

Onur ve Ceyhun kendi aralarında şakalaşıyorlar ve beni de yanlarına çağırıyorlar. Daraldığımı fark etmişler gibi. Aslında daha fazlası var. Son zamanlarda kendimi garip bir döngünün içindeymiş gibi hissediyorum. Soğukluk beni yalnızca eve ve bu salona hapsetmemişti, bir döngünün içine hapsetmişti. Birbiri ardına geçen günler bir öncekinden farksız ve hep başa saran o döngünün parçasıymış gibi.

Bir yandan Ceyhun sözünü tamamlarken ben de onun bunları söyleyecekmişçesine mırıldanıyorum. Seslerimiz senkronize gibi.

“Çok taktın be olum, gelsene bi şöyle” bunu daha önce de duydum. Muhtemelen siz de duymuşsunuzdur ama bu öyle bir his değil. Sanki bugünü yaşamış gibiyim. Kafamın içinde dönen bir küllük var. Ne olduğunu bilmiyorum. Neden aklımda küllük olduğunu da bilmiyorum. Sadece kafamın içinde dönüyor. Bulunduğum yerden iki elimin arasında olan başımı da alıp salondaki büyük masanın yanına gittim.

“Onur diğer bardağı ne yaptın lan?”

“Küllük yaptık ya onu olm, alzaymır mısın haamına”

Birden ağzından küfürler savurmaya başlayan Ceyhun mutfağa bana bardak getirmeye gitti. Geldiğinde muhtemelen yaşadığım ayrılığa dair kafa ütüleyen tonla şey söyleyecek. Bu masa, küllük yapılan bardak, hatta 2,5 litre kola şişesine bile hapsolmuş gibi hissediyorum kendimi. Sanki 500 yıldır bu salonda yaşıyormuşum gibi. Her anı her sahnesini 500 yıllık bir film gibi yaşıyorum. Bitmek bilmeyin bir film gibi. Soktuğumun filmi…. Başım ağrıyor….

“Getirim olm bardığı dur 2 dk”

Bana bardak getiren Ceyhun kola koyarken Onur da çekirdek çitliyordu. Ceyhun ise sevmez çok fazla. Sadece kolanın yanında sigara içer genelde. Ya da sigaranın yanında kola. Hangisi daha doğru olurdu?

Ağzını açışından bana vereceği hayat dersleri belli oluyordu. Birazdan çok fena kafam ütülenecek.

“Bak olm bu işler böyledir. Gelirler ve giderler. Gidene yol gösterilir. Peşinden gidilmez.”

“Bak ben gittim de ne oldu olm? Ha?” bu soruyu bana değil onaylaması için Onur’a soruyordu ve Onur da aynen onaylar gibi aynı şeyleri sayıklıyordu.

“Ne oldu olm? Ne?”

Ağzımı çok fazla açasım yoktu. Sadece “haklısınız da abi. zaman işte” demekle yetindim. ve bana koyulan koladan birkaç yudum alarak odama gideceğimi söyledim.

Tam odamın kapısından girmiştim ki telefonumu almayı unuttum ve salona geri döndüm. Salonun kapısından girer girmez yine üstüme hapsolmuşluk hissi çöktü. Çok garip sanki yaşanacakları biliyor gibiydim.

Gözüm orda bile değildi ve senkronize bir şekilde aynı şeyleri söyledik.

“Çok taktın be olum, gelsene bi şöyle”

ve bu cümleyi bir sonraki takip etti. sanki aynı anda ne söyleneceğini biliyormuş gibiydik.

kodumun küllüğü

“Onur diğer bardağı ne yaptın lan?”

“Küllük yaptık ya onu olm, alzaymır mısın haamına”

Ceyhun beni masaya davet ederken ben şok olmuş gibiydim. Soğuk mu hapsetti beni? Yoksa rüyada mıyım emin değilim. Belki de biraz uyumam gerekiyordur. Belki de farkında olmadan mantar falan yemiştirim. Salonun duvarı, ben, Onur ve Ceyhun birbirimize bakıyoruz. Sanki hiç bitmeyen bir günmüş gibi.

Kafamı geriye doğru döndürdüm. Yavaşça, bu sefer yavaş yavaş hareket ediyorum. Rüyada mıyım? Hayır gerçek. Bedenimi de döndürdüm ve odama doğru gidiyorumm. Evet. Odamın kapısındayım. Ama telefonum yok. Çünkü salonda. Salona dönüyorum….

“Çok taktın be olum, gelsene bi şöyle”

hassiktir. ne olduğuna dair hiçbir fikrim yok.

bu sefer Ceyhun’a kalmadan ben tekrarladım.

“Onur diğer bardağı ne yaptın lan?”

“Küllük yaptık ya onu olm, alzaymır mısın haamına”

siktir. sanırım kafayı yemek üzereyim. ya da gidip yatayım en iyisi. bugün böyle geçmeyecek. ya da bugün geçecek mi? gerçekten bugünde miyiz?

Onur, cidden diğer bardağı ne yaptın be olm? Doğru ya. Küllük yaptık onu.

Küllük yaptık onu.

“Küllük yaptık onu.”

“Küllük yaptık onu.”


Yayımlandı

kategorisi

,

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir