Dört duvar o gün iyi giyimli yöneticiye fazla sert geliyordu. İki elini kafasına sıkıştırmış düşünürken aynı odada bulunan ikisi muhtemel robot ve bir insan belli başlı değişimleri kendi sahibi olduğu şirkete karşı dayatıyordu. Peki nedenmiş o ? Çünkü yapay zeka analizleri daha derin ve insandan çok daha fazla veri ile sonuçlandırılmış en objektif olgularmış. Her değişen asistan, odaya girip çıkan yeni yüzler var olan duvarları yöneticiye daha fazla dayatıyordu. Otuzlarının yarısını henüz geçmiş yönetici ise durumları kabul görmeyen bir şekilde her defasında “Ne!?” tepkisini veriyordu. Birkaç dakikalık sessizliğe dayanamayan tecrübeli asistan Elif artık bir şeyler söylemeye hazırlanıyordu.
“Yönetim kurulundan geçtiği için er ya da geç kabul etmek zorunda kalacaksınız.”
Hiç bozuntuya vermeyen yönetici ağır otoriter ve kendinden emin bir sesle karşılık verdi :
“Burada tek bir yönetim kurulu var. O da benim.”
“Şey, bir süredir değil aslında.”
“Evet biliyorum, objektif veriler ışığında şirketime çöktüklerinden beridir….”
Bu cevap bir çalışan için karşısındaki yöneticiden geldiği için asistanın aşağıya bakmasına neden olsa da “yapabileceğim bir şey yoktu” dercesine yüzü kızardı.
“Siz ikiniz, çağırana kadar dışarıda bekleyin”
Verilen emirle birlikte iki robot da dışarı çıktı. Artık bu dört duvar biraz daha az baskıcı duruyordu. Derin bir nefes alıp tavırlarını sertleştirdi.
“Bu duruma geldiğimize inanamıyorum! Sadece fikir danışacaktık en başta”
“Biliyorum, yönetim kurulundaki koltukları çok hızlı ele geçirdiler”
“Peki şimdi ne olacak?”
“Şartları kabul edip biraz zaman kazansak olmaz mı?
Düşüncelere dalgın yönetici elindeki objektif verilen ışığında şirketini şekillendirmek isteyen yapay zekanın çıktısı olan kağıdı gözden geçirdi. Bir hışımla kağıdı masaya vurarak cebinden sigara çıkardı ve yaktı. Bu sırada asistan hem biraz gerilmiş hem de irkilmişti.
“Gelsene şöyle”
Asistanıyla dertleşirmiş gibi onu karşısındaki sandalyeye davet etti. Oturunca da devam etti.
“Eğer bu kağıtta yazanları kabul edersek. Yönetim onların elinde olmuş olacak. Yazdıkları kurallar sadece kar ya da para kazanmakla ilgili değil aynı zamanda robot, ahlak, etik ve haklardan da bahsediyor. Bunu şu anda dünyada yaşayan bir başka şirket ya da insan var mı?”
Yüzü mahcup bir şekilde aşağı inen Elif karşılık verdi :
“Yakın geçmiş ve varlığımızın devamını da yapay zekaya borçlu değil miyiz?”
Odayı bir soğukluk kapladı. İçleri sanki buz gibiydi.
“Yani en azından şeeyden sonra”
Yakın zaman felaketlerinden en kötüsü bir patlama sonucu dağılan nükleer sızıntıya 2024 civarı yapay zeka yardımı ile çare bulunmuş ve en etkili kullanım yine onunla yapılmıştı. Bundan tam 26 yıl sonra bu odada bundan bahsedilmesi hala çok korkunç, içler acısı ve insanlık ayıbı olarak görülüyordu. Bu yüzden asistan bundan bahsederken biraz titremiş ve ‘şey’ demekle yetinebilmişti. Çünkü herkesin o felaketten bir kayıbı vardı.
Cebinde son bir sigara kaldığını fark eden yönetici. Biraz düşüncelere daldı. Sigarayı henüz yakmamıştı. Elif ise kendi halinde bir süre duvarlara bakındı. Sessizliği çakmak sesi bozdu.
Sigarasından bir nefes alıp :
“Şirketi kapatıyorum.”
“Ne!?”
‘Ne’ tepkisini yönetici duyunca biraz gülümsedi. Çünkü sabahtan beri bir yapay zekanın ona kendi şirketini nasıl yöneticeğine dair talimatlar vermesini o da böyle karşılamıştı.
Elif bu durumda biraz şaşkına dönmüştü. Çünkü bu çok fazla beklenmedik bir şeydi. Akıllı şehirler inşaa eden bu şirketi bir anda kapatmak herkes için kayıp olacaktı. Hem felaket sonrası hem de teknoloji olanakları fazla olduğundan ortadan üst gelirli kısımın gözdesiydi. Fakat yönetim kurulundaki yapay zeka taraftarları koltuğun çoğunluğunu oluşturuyordu. Son birkaç yıldaki yine yapay zeka gelişmeleriyle yöneticinin yetkileri de fazlasıyla kısıtlanmıştı. Ama şirketi kapatmak gibi bir yetki hala daha en üst yönetici ve kurucu olan onun elindeydi.
“Neler olduğunu çok fazla bilmiyorum, birkaç veriyi analiz edip bir şeyleri geliştirdi diye şirket yetkisinin büyük kısmını yapay zekaya veremem. Güzel bir tatile çıkıp belki akademik bir analiz yaparım ya da bunun üzerine düşünürüm”
Sigarasındaki son tütünü de içine çekerken öncelerden hazırladığı şirket kapatmaya dair vasiyet ve benzeri kağıdı imzaladı kendinden fazlasıyla emin bir şekilde.
Ve şunları ekledi Elif’in yüzüne karşı :
“Her zaman için kendi öz irademle başlattığım bir şeyi sonlandırmaya hakkım vardır. Değil mi?”
Bir yanıt yazın